Şub
Mutsuz mavi çocuk
Duyguların en kötü özelliği düşünceyi perdelemesidir, mutluluğa ulaşmak uğruna mantığı hor görmesidir. Mutluluk ise içinde en büyük hüzünlerin tohumuyla gelir insana. En çok mutlu olduğuna en çok ağlar insan. Ve insan; hevesleri, beklentileri, erteledikleri, kursağında kalmış kelimeleri, kaçırılmış bakışları, gizledikleri, bitirilmemiş mektupları, susuşları, istemsiz veda edişleri ve daha iyisini yapamamışlıklarıyla tamamlanamamış bir cümledir. Böyle derdim, böyle bilirdim. Bugün çok farklı düşünüyorum:
Bizim için hüküm hep aynıdır diyordu en sevdiğim kitap. Ben daha iyimserdim, hüküm dizginlerimi duygularıma vermediğim sürece başarabilirim zannediyordum; fikirleri, kararları, istemediğim sonları değiştirebilirim sanıyordum. Farklı olmalıydı bir şeyler, bir yerlerde ayrılmalıydık başkalarından, benim sevgim kimsenin sevgisine benzememeliydi, davranışlarım başkalarına örnek olmalıydı, doğrularım duyguların çekimi altında yolunu değiştirmemeliydi. Şimdi farkına daha iyi varıyorum; anlattıklarım ve söylediklerim, güzel olabilirler fakat çok yetersizler. Çünkü insanlar sözlerden çok, onlara hissettirdiklerinizi hatırlar ve bazı duygulara düşüncelerle hükmedemezsiniz. Onlara duyguyla karşılık vermelisiniz, duygularınızı kullanmayı bilmelisiniz. Benim gibi duyguları onbinlerin ricatı kokan biri belki de bu yüzden bu kadar sıkılıyor.
Her hissimi düşüncelerimle boğdukça, içine hapsettikleriyle öyle bir büyüyor ki düşünceler, beni boğuyor ve ben çok sıkılıyorum.
Canım çok sıkılıyor arkadaş, yoksa duygularımın kapağını fazla mı açtım? Sevgi hani dünyanın en güzel şeyiydi, benim neden canımı sıkıyor? Neden gülüyor ki insanlar, neden gülmüyorum, kaçırdığım ilk şakanın devamı mı her şey, o yüzden mi anlamıyorum? Neden kıskanıyor insan, neden en çok güldüğü kişiye en çok ağlıyor ve ben neden yaş yaş dökülüyorum her gece. Bana artık bir şey söyleyin, bana gerçeği söyleyin, yoksa Necip abi zamanında söyledi de şimdi mi anlamalıyım;
Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz?
Güneş’e göç var da, kalan biz miyiz?
Galiba yine aynı yerdeyim; çok fazla insanım.
Hani insan yapmayı en çok sevdiği şeyi bile her gün yapmaktan sıkılır da eğer birisi ağzı açık, hayretle izliyorsa, sanki ilk defa acemisidir ya, galiba kendimi ilk defa bu kadar açtığım için, ben, samet, mutlu mavi çocuk, beceremiyorum..
18Şub
anlamış olabileceğin üzere ben seni hayretle izliyorum 😀 Düşüncelerine sağlık, yine müthiş olmuş .
18Şub
Teşekkür ediyorum, birikmişleri yavaş yavaş ekliyorum. Yazdıklarımın sevildiğini görmek güzel şey 🙂