‘Denemelerim’ -- Naçizane
Şub
Senin Hikayen
Burada düşünceleri öldürüyorlar, hayalleri ve hayatları. Gözlerini kapıyorsun, dua ediyorsun, sonra saçma buluyorsun olanları, parçası olmayı reddediyorsun, evrenin uzak köşelerine duygular öteliyorsun, unutmayı diliyorsun düzelmeyeceğini bildiğinden ve bir şekilde yarını yaşanabilir kılacak yalanlar düşüyor önüne, inanıyorsun. Yine de onlar asla bırakmıyorlar seni, tüm hayallerini üstüste dizip yakıyorlar ve yüzüne yüzüne gülüyorlar. Senin geleceğini başkalarına veriyorlar, senin sevdiğini alıyorlar, oyuncaklarını kırıyorlar, aklını bozuyorlar, düşüncelerini büküyorlar ve doğrularını, inandıklarını. (daha&helliip;)
Oca
Zorlama
Bir çocuk kurgusu, bir zifiri sessizlik ve tenden akan kan. Bu çok şarkı, çok umut.
Ayaklarım doğduğum topraklarda, kuzey rüzgarındna tenim kesiliyor. Dedemin gölgesinde kardelenler büyümüş ve Beyaz’ın güneşi annemle dolu.. Orada gerçekten bir şeyler geri geldi sanki..
Kapanırken güneşim, gölgelerle büyüyorum, ben siyahlara ve grilere yoldaşım. Sadece karanlıkta baktığımda aynaya kendime benziyorum ve odamın o göremediğim gri duvarlarında en tatlı tablolar. Özlediğim her güne ait ve özlediğim herkese dair. Tanrım bu aynaların sonsuz boşluğunda ne kadar çok umut, ne çok bahar yitirmişim ve yitirilmişerin inadına ne çok hayal ekmişim. (daha&helliip;)
Ağu
Bir hikaye denemesi, Bölüm 1: Petrikor
Ama hayır dedi sonra çocuk, hayır, gözlerinden taşan ayrılıkçı düşüncelere aldırmadan, sade bir hayır. Ayağa kalktı, üzerindeki tozları hafifçe silkeledi, uçuşan toz zerrelerine takıldı bir müddet ve birden çok uzaklarda bir yerlerde, kendi zaman ve mekan mefhumundan bağımsız ama yine de gidebileceği bir yerin olabileceğine inanarak, ben gidiyorum dedi.
Gülümsedi kadın, umursamazmış maskesinin altına sakladıklarının gözükmediğini umarak ve biraz da abartarak, kahkahaya yakınsadı dudakları ve duramadı sonra, düşünce merkezinin mantık kontrolüyle bağının koptuğu o kısacık anda zamanın genişlemesini gördü ve o kocaman gülüşüne gözyaşı karıştı, göremedi çocuğun gidişini, bakışlarındaki bulanıklık duygularına da yansımıştı, ne görebiliyordu ne de hissedebiliyordu, elleri tutunacak bir şeyler aradı, oturdu ve ağzında patlayan baloncuktan belli belirsiz bir ses taştı; hayır. (daha&helliip;)
Nis
Kırıntı
Hiçbir şey duygularımı haklı çıkartmıyordu, bir çıkar yol bulamıyordum, yalanların bile işe yaramadığı o nadir zamanlardan biriydi, buraya gelmeyi ben seçmemiştim, burada bırakılmayı da.. Ağzımı daha açmaya yeltenirken hikayeler sıçrıyordu gördüğüm her zerreden, hepsi bir girişim halinde gözümün önünden geçiyordu, gerçeği bilmiyordum, öğrenemeyecektim, aklımın karmaşasında yolumu bulabilmek için yapabileceğim gerçekten işe yarayabilecek tek bir şey vardı; odama hapsolmak. Sonra sesler gelmeye başladı, fısıldıyorlardı başlarda, yollar çiziyorlardı sanki önümde, gözlerimle sesleri görebiliyordum, yavaş yavaş duymaya da başladım.
Nis
Gölgelerin gücü adına
Bir heyecanla ayaktalar tekrar, bastıkları yerin soğukluğundan korkmuyorlar ve uzaklaşıyorlar bildiklerinden, yepyeni bir bilinmeyene yolculuğun heyecanındalar. Onlar, hesaplamadan koşmanın ferahlığını çok geç keşfettiler..
Ceplerime doğrularımı doldurdum, hepsini, ellerimde en değerlilerim, yıldız tozu basamakları tırmanıyorum, her şey yeni, ben de.. Aklımın karışıklığında sağlam kalmış dallar aramaktan vazgeçtim, ben o karışıklıkta uçmayı öğreneceğim.. Çeperlerini sürüklenirken tırnaklarımla çizdiğim aklımı şimdi gıdıklama zamanı. O yangın yerinin parçalanmış duvarlarına resimler asmak zamanı.