29
May

Doğmamış Evinden Anılar

Hanimiş Denemelerim benim, hanimiş..

Perdenin rüzgarla dansı, dolabın kapı kulpları ve mantar panoda yazmayanlar.. Uyanık bir kafa, dağınık yatak. Öyle bir gece, sıradan.. Düşünmeye açık, uyumaya aç.

Eğer bildiğimi bilseydim, şimdi saatlerimi vermek isterdim masamdaki bardak altlığının gerçek renginin ne olduğunu düşünmek için ama bilmiyorum, başka bir şey, evet, eveet, buldum, askımdaki hırkaları saymıştım gecelerce, üç, beş, neden bu kadar çok hırkam var benim diye düşünmemiştim hiç, oraya kadar vardım mı? Kaçabileceğim başka hiçbir yer kalmadı mı yani odamda, içeriye gidemem, korkuyorum oradaki düşüncelerden, a aa şu an kitaplığımdan doğru gülüyorlar bana yarım kalmış kitaplarım, dik dik baktım onlara ve sustular, çünkü bizzat ben yarım kalmış bir hikayeyim.

Ses verdi birden ümitlerim, kalk dedi bana, al eline kalemi, kötü yaz ama yaz dedi, yarım bırakma, kestirip atma, yollar çiz, sınırlarına dayanırsın, gökyüzü çiz, yüzü gülsün, hiç gitmediğin ülkeleri sev, hey de, renkler dağıt, gerekirse senden eksilsin, boyarsın, susma dedi, konuş söyle artık, gel de, git de, sev de, öp de, sen de yap, huylar bul, kullanırsın, dinle dedi, ne diyorlarsa dinle, hazır cevaplardan arın, üç düşün üç konuş, fazladan düşünme, aç kollarını, bak göğe, teşekkür et, bana sığınma, yol çiz, sınırlarına dayan, özverili ol, bekleme, utanmayı bil, yüzünü kızarsın, yakışıyor.. Şimdi ben gidiyorum dedi, yine gelicem..

İyi oldu gittiği, içimde buyur edebileceğim bir yer yoktu zira, zaten giderdi, iyi olanlar hep uzaktan bir kendini gösterir sonra birden kaybolurlardı, aşk gibi, bir şey diyecek oldum bir ara, kıyamadım sözünü kesmeye, hem ne kadar çabuk giderse o kadar iyiydi, her güzel bilinen şey gibi yine en çok zararı o verecekti bana, ben de göze kestirelesiydim hani, çünkü ben vakit geçirmeye çalışan basit bir çocuktum, çok büyük hayallerim vardı yani, kırılmaya müsaittim, sayılmayan savaşlarım vardı, hepsini kazanmıştım, her sabah doğum günümdü, her akşam yine doğum günümdü, doğmamıştım, dışarıya adım atmayınca doğamıyordum..

Dalgalar ne garip, hepsi sana doğru, hatıraları nerede sindiriyor beynimiz, neden unutuyoruz, bastığım toprağı hatırlıyor ayaklarım ama çıkartamıyor aklım ne zamandı, aynı yerlere gelmekten bıktım..

Üzerim etiketliydi benim de bir zamanlar, ışıl ışıldım, odamda mı söndüm, yoksa zaten başkası mı yansıyordu üzerimden.. Biliyordum; etiketim sökülmediği müddetçe yeni, başkalarının biçtiği değer kadar büyüktüm. İnsan ne kadar da küçük. Kapşonlu hırkalarım belki de küçüklüğümü saklamak içindir, kapşonsuzları da seneye de giyerim diye almışımdır..

Bu çözüme kavuştu, sırada ne var?

 

 


  1. piraye(kimbilir)
    29May

    Hep uzaltan bir kendini gosterir sonra birden kaybolur, aşk gibi..
    Peki geri gelse? Aşk gibi..

Arkamdan Konuşun