Ağu
İmparator Olcam Ben
Ben imparator olmayı kafama taktım, stratejilerimi bile şimdiden geliştirdim. Mesela; bir devletle antlaşma imzalarken sahte imza atıp bütün hükümleri gönül rahatlığıyla ihlal edicem, sonra öyle her yeri işgal etmicem, benim için öyle her yer işgal edilebilir değil, çünkü haritada ülkemin nasıl durduğu şekil olarak önemli benim içim; kare ya da üçgen şeklinde ilerlemeyi düşünüyorum. Ülkemin etrafına çit çekicem sonraları. Paraya yer yer sıfır ekleyip değerini fazla gibi gösterirken zaman zaman da piyasaya 7-16-38 piklik (para birimim) banknotlar sürerek halkımın matematiğini geliştiricem. Saray yaptırmıcam, haritada saray yapılmış en yakın yeri ülkemin de şekline uyuduracak şekilde işgal ederek oraya yerleşicem.
Savaşlar için de çeşitli taktikler düşündüm, savaşları öyle sabah erken saatlerde yaparak uykumu bölmicem, ama sabah erkenden geliyoruz diye karşı tarafa haber yollayarak onları sabah erkenden ayağa dikicem, bekleterek sabırlarını zorlayıp dikkatlerini bozucam, düzenli ordum olmıcak, 13 ve 18 ere 63 ve 42 komutanın eşlik ettiği düzensiz birlikler kurucam. Bu düzensiz profesyonel ordum sayesinde düzenli birliklere göre hareket kabiliyetimizi arttırarak daha doğru manevralar yapabilicem. Sonra ordum tamamen teknoloji temelli olucak, her ordu bireyine giriş seviyesinde c++ bilme zorunluluğu getirerek boş zamanlarını doldurmalarını sağlıcam.
Ülkemin savunması için de planlarım yok değil. Mesela; ülkemin sıcacık denizlerine rusların göz koymasını engellemek için Rusya’ya resmi bir ziyaret yapıp, ziyarette uygun bir rus denizine girip yüzücem. Sonra gidip devlet başkanına sizin denizler başta soğuk ama bekleyince alışıyosun diyerek olası bir rus-sıcak deniz sorununu kökten çözücem. Ülkemin etrafına çektiğim çitlere fake güvenlik kameraları yerleştiricem ve çitlerde elektrik vardır yazısını tahta çitlerimin her yerine koyucam. Savunma anlayışım ülkeden ülkeye değişiyor, öyle genel bir savunma tertibi oluşturmayarak her ülkeye göre çeşitli senaryolar geliştiricem. Denge politikası da önemli benim için ama önemli olması uygulayağım anlamına da gelmemekte.
Ülkemin yönetim tarzı benim emirlerime bağlı demokrasi olucak. Her sene genel seçimler yapılıp halkım beni seçicek. Ülkede genel bir meclis kurmıcam, herkes sonuçta benim emirlerime uyucak. Ülkede vergi olmıcak, derke adı altında para toplıcam böylece ülke dışarıdan vergisiz bir ülke olarak iyi reklam yapıcak. Vatandaşlık başvurusu diye bir şey olmıcak benim ülkemin sınırları içinde yaşayan herkes derkeyi peşin olarak ödemek koşuluyla vatandaş sayılıcak. Ülkemde konsolosluk açılmasına da izin vermicem ülkeden gitmek isteyen istediği zaman gitmekte serbest, sonuçta çitlerin üstünden atlamak kolay olıcak ama yine de atlayamazlarsa diye yer yer merdiven yerleştiricem. Ülkede basını yabancıların eline vericem, istediklerini yazabilecekler ama yayınlayamıcaklar, bu da benim basın özgürlüğü anlayışım olucak.
Sarayımın içinde de çeşit çeşit kurallarım olucak, tahtımın üstüne ben oturmadığım zamanlarda örtü serilcek, böylece tahtım tozlanmayacak, krallık tacım altından bir huni şeklinde olucak, hizmetliler için genel bir kıyafet zorunluluğu olmamakla birlikte kıyafetler saray müdürlüğü tarafından yılda bir 2. el satan bir yerden derke adı altında toplanarak verilecek. Sarayımın girişinde döner kapı bulunacak. Sarayda facebook’a girmek yasak olmıcak, gerekli emirleri şifreli bir şekilde facebooktan vezir ve yaverlerime yazmayı düşünüyorum çünkü. Sefere falan çıktığımda modemin fişini çekip çıkıcam.
Ülkem hakkındaki detaylı bilgileri ısrarla isteyiniz…
Böyle denemelere baya bir ara vermiştim, iyi oldu iyi..